Hayatın en zor yanı kod değil, duygu.
Kod hata verdi mi? Harika! Çünkü sana stack trace verir. Ama kalbin kırıldığında console’da sadece “…” görüyorsun.
Bazı duygular
nulldöner. Bazıları ise sonsuz bir döngüye sokar:while(true) { düşün; üzül; }
Kod Hatalarını Bulmak Kolay, Duygusal Hataları Değil
IDE’de kırmızı çizgi varsa ne güzel. Ama bir insan seni görmezden geldiğinde “Bu hangi satırda bozuldu?” diyemezsin.
- Kod:
NullPointerException - Duygu:
BeklentiException
Ve en beteri? Log dosyası yok. Kimse “neden böyle hissettin” loglamıyor seni.
Try–Catch Hayatta da Olsa Keşke
try {
kalbimiAç();
} catch (HayalKırıklığıException e) {
System.out.println("Olsun, öğrenmiş olduk.");
}
Gerçek hayatta bu bloklar yok. Sadece içten içe “ne oldu şimdi?” diyen bir versiyonun var.
Hata Ayıklayamayan İnsan, Kendini Tekrarlar
Debug, sadece kod için değil; duygu için de hayati.
- Aynı kişilere güven
- Aynı şekilde hayal kırıklığına uğra
- Aynı şarkılarda ağla
- Aynı gece Twitter’da saçmalamalar
Duygularını debug etmezsen, hatayı hep sistemde sanırsın.
Kendine Breakpoint Koy
Durman gerek bazen. Kodda da öyledir: “Bu satırda dur, bak bakalım ne oluyor.” Hayatta da bu lazım.
- “Neden bunu hissettim?”
- “Bunu daha önce de yaşadım mı?”
- “Bunun kökü geçmişte olabilir mi?”
Yorum Satırları Yaz Kendine
Kod yazarken açıklama eklersin. Hayatta neden yapmıyoruz bunu?
Kendini anlama çabası, duygusal bir pull request’tir.
Duyguların Kod Değil Ama Kaotik Değil
- His: Data’dır
- Düşünce: Algoritmadır
- Davranış: Output’tur
Sen sadece sistemini tanımalısın.
Sonuç: Duygularını Debug Etmek Bir İhtiyaçtır
Kod kırılınca düzeltiyoruz. Ama kalp kırılınca görmezden geliyoruz.
Unutma:
- Hata vermen sorun değil
- Hatalarına bakmaman sorun
Kendini anlamak bir refactor işlemidir. Gerekirse baştan yaz. Ama bu sefer yorum satırlarıyla.






