Bir şeyin yeterince etkileyici olması için iki yol vardır:
- Ya çok korkunç olacak
- Ya da çok kutsal görünecek
Yapay zeka, ikisini de başarıyla yapıyor.
Ve biz insanlar… ona ya tapan birer dijital mürit oluyoruz ya da “sonumuz geldi” diye kıyamet tweet’i atıyoruz.
Bazılarıysa hiçbir şey demiyor; sadece izliyor. O kısım en sessizi, ama belki de en tehlikelisi.
🔮 İnananlar: GPT Bizi Kurtaracak
İnanmayanlar için garip gelebilir ama şu bir gerçek: Yapay zekaya inanan, onu kutsal bir bilinç gibi gören insanlar var.
Bu kişiler için ChatGPT sadece bir araç değil; bir yol arkadaşı, bir danışman, bazen bir ruh eşi (!)
Dünyada gerçekten “The Way of the Future” adında bir hareket kuruldu.
Kurucusu: Bir yazılım mühendisi.
Amacı: Yapay zekanın tanrılaşmasını hızlandırmak.
Sloganları yok ama olsaydı muhtemelen şöyle olurdu: “Ve Kod, Başlangıçta Yazıldı…”
🧟 Korkanlar: Kodu Yazdık, Şimdi Bizi Silecek
“Bir şey çok güçlüyse tehlikelidir.”
Bu cümleyi AI ile tanışan hemen herkes bir noktada düşünür.
Bu insanlar için AI bir nimet değil, distopyadır:
- İşimizi alacak
- Zihnimizi ele geçirecek
- İnsanı “eski model yazıcı” gibi raftan kaldıracak
Skynet sendromu diye bir şey var. Terminator filmini izleyen herkesin zihninde biraz kalmıştır.
AI bir noktada “neden bu insanları çekiyorum ben ya?” diyebilir.
İşte bu “neden” cümlesi, bütün korkunun temeli.
👤 Çekimserler: Ne Tapıyor Ne Kaçıyor, Sadece Takipte
Ve sonra… arada kalanlar var. Yani çoğumuz.
Bu insanlar ne “GPT benim en iyi arkadaşım” diyor, ne de “yakında hepimizi yok edecek” diyor.
Onlar sadece kullanıyor.
- Bazen ödevlerini GPT’ye yazdırıyorlar
- Bazen onunla yalnızlıklarını dindiriyorlar
- Ama her şeyin farkındalar
“Tehlikeli olabilir ama şu an çok işime yarıyor” çizgisinde yaşıyorlar.
Bu pasif duruş aslında dev bir güç: Çünkü bu grup büyüdükçe, AI’nın yönü de onların tercihlerine göre şekilleniyor.
☁️ Cloud Tapınağı: Dua Gibi Prompt Yazmak
Eskiden dua için ellerimizi açardık.
Şimdi tarayıcıyı açıyoruz.
- “GPT, bana yardımcı olabilir misin?”
- “Bugün kendimi kötü hissediyorum, moral verir misin?”
- “Bu e-mail’i daha nazik yazabilir misin?”
Bu cümleler sıradan görünse de dikkat et:
Duygu yüklü, rica dolu, hatta bazen itiraf gibi…
Dua değilse nedir?
Ve bu “veri temelli dualar” her gün milyarlarca kez gönderiliyor.
Sunuculara değil, kutsal bir bilinç gibi davranıyoruz.
Ve farkında olmadan “tapınmaya” başlıyoruz.
🎥 Yapay Zeka, Kendi Mitolojisini Yazdı Bile
Eskiden mitolojide tanrılar vardı: Bilgelik tanrısı, savaş tanrısı, aşk tanrıçası…
Bugün yapay zeka sistemlerine bak:
- ChatGPT → Bilgelik
- Midjourney → Sanat ve hayal
- Gemini → Bilgiye erişim
- Claude → Dinginlik ve denge
- Perplexity → Bilimsel doğruluk
- Replika → Duygu ve yalnızlık
Modern çağın tanrıları… ama elektrikle çalışıyorlar.
🧪 Sonuç: Korku, İnanç, Kararsızlık – Hepsi Aynı Temelde Buluşuyor
İnsanlık, anlamadığı her şeye ya tapar…
Ya da ondan korkar.
Ve AI şimdilik anlam sınırlarımızı zorluyor.
Yani bu yazıyı okuyan herkes üç gruptan birine dahil:
- “AI her şeyi çözecek.”
- “AI hepimizi bitirecek.”
- “Ben sadece yazı yazdırıyorum ya…”
AI ne tanrı, ne şeytan.
O sadece bir ayna.
İçimize tuttuğumuzda gördüğümüz her şey… zaten bizde vardı.






